TEMEL İLETİŞİM BECERİLERİ
STRESLE BAŞA ÇIKMA YOLLARI ÖFKE KONTROLÜ
Psikolojik sağlık ise;
Bu yazıda yukarıdaki 3 temel beceriye ilişkin özet bilgiler verilecektir:
TEMEL İLETİŞİM BECERİLERİ
İnsan yaradılışı nedeni ile tek başına yaşayamaz. Varlığını sürdürebilmek için geçmişten bu yana sürekli diğer insanlara ihtiyaç duymuştur. Diğer insanlarla birlikte olabilmenin en önemli aracı ise iletişimdir. Bu nedenle iletişim, var olmak ve yaşamak için beslenmek kadar doğal ve kaçınılmazdır. Günümüzde ortaya çıkan başta kişilerarası ilişkilerdeki sorunlar ve bu sorunlara bağlı pek çok psikolojik bozukluğun temelinde iletişim becerilerindeki eksikliğin yattığı söylenebilir. Temel iletişim becerileri üç kısımdan oluşur:
İletişim deyince; çoğu insanın ilk aklına gelen şey konuşmak olur. Oysa doğru iletişimin oluşabilmesi için önce dinleyebilmek gerekir. Fakat bizler sadece susmakla dinlediğimizi zannediyoruz ve zannettiriyoruz. Ancak; “dinlemek konuşmamaktır.” düşüncesi kocaman bir yanılgıdır. Dinlemek karşımızdakini anlamaktır, tanımaktır. Dinlediğiniz kişiye şu mesajı verirsiniz: “Sana ne olduğunu umursuyorum, hayatın ve yaşantıların benim için önemli.”
Dinlemek, iletişimin ön koşuludur; olmazsa olamazıdır. Öyleyse; neden karşımızdakini dinleyemiyoruz?
Etkili ve doğru dinlemenin kurallarını ise şu şekilde sıralayabiliriz:
Empati; bir kişinin kendisini karşısındaki insanın yerine koyarak onun gözleri ile dünyaya bakabilmesi; o kişinin duygu ve düşüncelerini anlayabilmesidir. Burada önemli bir nokta karşıdaki kişiyi anladıktan sonra kişiye bunu iletebilmektir. Bunu gerek sözel gerekse beden duruşu, mimik sözsüz tepkilerimizle gösterebiliriz. İnsanlar, kendileriyle empati kurulduğunda, anlaşıldıklarını ve kendilerine önem verildiğini hissederler.
İyi bir dinleyicinin özellikleri şunlardır:
Kendimizi etkili bir şekilde ifade etmenin kuralları şunlardır:
Bunlara ek olarak; etkili bir iletişim için; sen dilinden çok ben dilinin kullanılması önerilmektedir.
Sen Diliyle İfade Duygu ve Düşünceler:
Aslında, aynı cümleler ben dili kullanarak da ifade edilebilir:
Ben Diliyle İfade Duygu ve Düşünceler:
Peki, neden ben dili kullanmamız gerekiyor? Çünkü:
Sen Dili;
Ben Dili ise;
Beden Diline Dikkat Etme
İletişim sırasında; kullandığımız sözcüklerin karşımızdaki kişi üzerindeki etkisi sadece % 7’dir. Ses tonumuzun etkisi ise yaklaşık % 35’dir. Karşımızdaki üzerinde en çok etkili olan ise % 58’lik oranla beden dilimizdir. Yani; hareket ve yüz ifadelerimiz, kullandığımız sözcüklerden sekiz kat daha güçlüdür! Bu yüzden birisi ile konuşurken ya da onu dinlerken; bedenimizin duruşuna, jest ve mimiklerimize ve en önemlisi göz teması kurmaya dikkat etmeliyiz. Çünkü asıl önemli olan; “Ne söylediğimiz değil, nasıl söylediğimiz” dir.
Son olarak; iletişimde yapılmaması gerekenleri şu şekilde sıralayabiliriz:
STRES NEDİR?
Stres, yaşam zorluklarının, onlarla baş etme becerilerimizi aştığını anladığımız zaman ortaya çıkan bedensel, psikolojik ve davranışsal belirtilerle kendini gösteren bir tepkidir.
Stres, hayatın bir parçası, kaçınılmaz gerçeğidir.
Stresin genellikle olumsuz bir şey olduğuna dair bir kanı vardır. Ancak bu yanlıştır. Stresin olumlu bir yanının olduğunu da hep hatırlamamız gerekir. Herkes için belirli dozda stres varoluşumuzu sürdürebilmemiz ve üretken olabilmemiz için olmazsa olmaz bir şeydir.
Bireyin baş etme yetenekleri gelişmiş ise kişi kendini yaşadığı olay karşısında gerilimden uzak tutabilir. Ancak olayın gerektirdikleri kişinin baş etme kaynaklarından daha ağır ise, bir dengesizlik durumu gelişir ve bedene fiziksel, psikolojik düzeyde kapasitesinin üstünde bir ağırlık yüklenir. Belki bu ağır yük bir yere kadar taşınabilir, bedenimiz geçici bir dengesizliği hoş görebilir, silkinip eski haline dönebilir. Ancak dengesizlik devam ederse aşırı stresin işaretleri belirir ve arkasından stresle ilgili hastalıklar (ülser, migren, kalp hastalıkları, depresyon vb.) ortaya çıkabilir.
Bedenimiz strese karşı kendini savunabilecek bir tepki zincirine doğuştan sahiptir. Bu tepki,herhangi bir tehlike karşısında otonom sinir sistemimiz tarafından devreye sokulan savaşma ve kaçma tepkisidir. Örneğin, bir sokak köpeği ile karşılaştığımızda ya orada kalıp köpeğin bize zarar vermesini önleyecek davranışlarda bulunmak ya da hemen oradan uzaklaşmanın bir yolunu bulmak.
STRES BELİRTİLERİ
STRES KAYNAKLARI
Stres çevreden ya da kişinin kendinden kaynaklanabilir.
Önemli yaşam olaylarını ve günlük sıkıntıları içerir. Örneğin, üniversiteye başlamak, bir yerden başka bir yere taşınmak, ciddi bir hastalık,bir aile bireyinin ölümü gibi.
Zihinsel faaliyetleriyle ya da davranışlarımızla ilişkili olabilir. Kendi kendimize davranışlarım ve dünya şu ya da bu şekilde “olmak zorunda veya olmalı” dediğimizde strese davetiye çıkarmış oluruz. Çünkü ne kendi davranışlarımızın ne de dünyanın bizim istediğimiz şekilde olması mümkün değildir. İnsanda stres yaratan üç temel inanç vardır. “Herkes beni sevmeli”, “Her zaman mükemmel davranmalıyım” ve “Hiç hata yapmamalıyım”. Bu inançlar ya hep ya hiç özelliği taşımaktadır. Stresin olumsuz etkilerini azaltmak için bu inançları arzulara dönüştürmek gerekir. Örneğin “her şey benim olmalı”, “bana verilmeli” yerine “benim olmasını isterdim” diyebilmek.
STERSLE BAŞETME YOLLARI
Stres tepkinizi ateşleyen durumları belirledikten sonra muhtemelen bunlardan bazılarının değiştirilebilir ve kontrol edilebilir olduğunu, bazılarının da kontrolümüz dışında kaldığını ve yalnızca kabullenilmeyi ve katlanılmayı gerektirdiklerini göreceksiniz.
Evrensel stres azaltma teknikleri diye bir şey yoktur. Hepimiz farklıyız, yaşantılarımız ve olaylara verdiğimiz tepkiler farklı bir nedenle aşağıda bahsedilecek başa çıkma yollarından kişinin kendine uygun olanı seçip uygulamasında yarar vardır.
Stresi yönetmek için çeşitli yollar vardır.
ÖFKE NEDİR?
ANCAK ÖFKE HER ZAMAN SALDIRGANLIKLA SONUÇLANMAZ |
ÖFKEYE NE YOL AÇAR?
ÖFKE NE ZAMAN SORUN HALİNE GELİR?
ÖFKELENDİĞİNİZDE NE OLUR?
Bedensel tepkiler,
Düşünce,
Duygu ,
Davranış,
boyutlarında o an yaşanılan öfkenin şiddetine bağlı olarak birtakım farklılıklar meydana gelir.
Vücudumuzda ;
Olayları istemeden abartılı ve çarpıtılmış olarak algılarız. Daha olumsuz düşünmeye başlarız.
Gerginlik, sinirlilik , öfke gibi duygular yaşarız.
Öfkelendiğimizde bu duygumuzu bağırıp çağırma, bastırma gibi farklı yollarla ifade etmeye çalışabiliriz.
Ancak uygun yollarla ifade edilemeyen öfke , kişiler arası ilişkileri bozabileceği gibi, zihinsel ve fiziksel problemlere de yol açabilir. Doğru ifade edilmeyen öfkenin yol açtığı fiziksel problemler arasında;
ÖFKE NASIL KONTROL EDİLEBİLİR?
Gevşeme
Öfkelendiğinizde beden tepkilerini kontrol etmek ve sakinleşmek öfkenin kontrolden çıkmasını engelleyecektir.
Bunun için kullanılabilecek basit yöntemler:
Düşünceleri değiştirmek
Kızgın olduğunuz zaman genellikle düşünceleriniz gerçeği yansıtmaktan çok, olayların abartılmış ve çarpıtılmış bir şekilde algılandığını yansıtır. Bu tür düşünceleri fark edin ve yerine daha mantıklı olanları yerleştirin.
Örneğin; kendi kendinize “Eyvah! Şimdi her şey mahvoldu!” gibi bir şey söylemek yerine, “Evet, çok can sıkıcı! Neden kızdığımı çok iyi anlıyorum. Ama dünyanın sonu değil ve buna kızmam, bu olayı olmamış hale getirmeyecek.” diyebilirsiniz. Her iki düşünceyi de zihninizden geçirerek deneyin. Kızgınlığınızın hangi düşünceyle arttığını ya da azaldığını görün.
Farkında olmadan çok sık kullandığımız ve bizi kızgınlık duygularına hazırlayan, “asla!” ya da “her zaman!” gibi sözcükleri zihninizde yakalamaya çalışın.
“Bu asansör asla çalışmaz!” ya da “Zaten her zaman telefon etmeyi unutursun!” gibi cümleler sadece hatalı değildir; aynı zamanda kızgınlık duygunuzda haklı olduğunuzu düşünmenize de yol açar ve siz durumla ilgili yargıyı vermiş olduğunuzdan, problemin çözümüne de katkıda bulunmaz.
MANTIK HER ZAMAN ÖFKEYİ YENER. |
Çünkü haklı bir nedene bağlı olsa da öfke, çok çabuk mantık sınırlarını aşabilir. Bu yüzden öfkelendiğinizi hissettiğinizde mantığınıza sığının.
Problem çözme
Bazen öfke duygumuz yaşamımızdaki gerçek ve kaçınılmaz sorunlardan kaynaklanıyor olabilir. Bu durumlarda en yararlı tutum durumu değiştirip değiştiremeyeceğinizi araştırmaktır. Bunun için;
Daha iyi bir iletişim
Kızgınlık yaşadığımızda genellikle karşımızdaki kişinin bize ne söylemeye çalıştığını dinlememe eğilimindeyizdir.
İnsanın eleştirildiğinde savunmaya geçmesi doğaldır. Ancak öfkenizin kontrolden çıkmasını izin vermeyin.
Biriyle ciddi bir tartışma yaşadığınızda;
BAZI İNAÇLARINIZI GÖZDEN GEÇİRİN:
“Öfkemi kontrol edemem , babam da çok öfkeli biriydi. Ben ona çekmişim.”
Ancak öfkelendiğimizde verdiğimiz tepkiler değiştirilebilir. Çünkü bu tepkiler öğrenilmiştir.
” Eğer öfkemi açığa vurmazsam patlayabilirim.”
Ancak öfke kontrolünü kaybetmek kişinin kendisini daha kötü hissetmesine ve öfkesinin artmasına yol açar.
“Eğer öfkeli görünürsem insanlar öfkemden korkarlar ve böylece beni kullanamazlar.”
Öfkeyi şiddet yoluyla ifade etmek ya da şiddete başvurmakla tehdit etmek kısa dönemde istediklerinizi elde etmenize yardımcı olsa da uzun dönemde ilişkilerinizi bozar ve sizi sözel ve fiziksel saldırılara açık hale getirir. Ayrıca öfke patlamaları başkalarının size kin beslemesine, sizden uzaklaşmalarına, kırgınlıklarına neden olur.
“Eğer öfkelenirsem kaygım azalır.”
Kaygıyla ancak sizi korkutan şeyin ne olduğuyla yüzleşirseniz üstesinden gelebilirsiniz.
“Beni diğer insanlar ya da olaylar öfkelendiriyor. Bu yüzden öfkemi denetleyemem. Öfke başa gelen bir şeydir, ona bir şey yapamazsınız, başa gelen çekilir.”
Öfke herkesin yaşayabileceği bir duygudur. Yaşamımızda bizi kızdıran olaylarla ve insanlarla karşılaşsak da bizi öfkelendiren şey aslında, yaşadığımız durumlara yüklediğimiz anlamlar ve durumu algılayış biçimimizdir. Dolayısıyla olaylara bakış açımızı değiştirerek o duruma vereceğimiz tepkileri ve öfkemizi ifade etme biçimimizi değiştirmemiz mümkündür.
ÖFKENİZE BAŞKALARININ NEDEN OLDUĞUNA İNANDIKÇA ONU DENETLEYEMEZSİNİZ. |
Eğer bu yolları kullandığınız halde öfkenizi yönetme konusunda zorluk yaşıyorsanız , bir profesyonelden yardım almanız gerekir.